• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/identity/switch/?user_id=238336929698141&url=https%3A%2F%2Fwww.facebook.com%2Fpages%2FManavgat-Hacamat%2F238336929698141%3Fref%3Dhl
      '' HACAMAT ŞİFADIR''   0551 725 31 35  MANAVGAT'ta İLK OLMANIN GURURUYLA

ÖNEMLİ BİLGİLER DİKKAT!

 Hacamat hergün neden yapılmaz ?

Peygamberimiz (S.A.V) efendimiz hacamat ile alakalı çok sayıda hadisi şerifleri vardır. Bu hadislerin içerisinde hacamatın kesinlikle ve kesinlikle yasaklanan günleri bulunmaktadır. Aksi takdirde yasak günlerde yapıldığında fayda yerine zarar verdiği hadislerle net bir şekilde açıklık kazanmıştır.

        Cumartesi ve Çarşamba günleri hacamat gündüzleri yapılmaz. Akşam namazından sonra başlar, Çünkü akşam ezanında islam dinine göre gün biter diğer güne giriş yapılır. Cumanın arkasından cumartesi geldiği için cuma günleri 24 saat boyunca hacamat yapılmaz.( Herhalde bu günler ay çekimi kuvvetinin veya dünyanın diğer gezegenlerle ilişkisinin uyumsuz vakitleri olduğunu düşünüyoruz.)

 " Kim Çarşamba ve Cumartesi günü kan aldırıpta bir hastalığa 
yakalanırsa kendinden başkasını kınamasın"


Muhaddislerden biri bu hadisin sıhhat derecesinden şüphe etmiş, denemek için cumartesi günü kan aldırmış,aradan çok geçmeden baras hastalığına yakalanmış.


Hangi doktora baş vurdu ise çare bulamamış,sonunda vücudu kokmaya başlayıp, insanlar arasına çıkamaz olmuş.


Bir gün tam bir ihlas ve huşu içinde bu hastalıktan kurtulmak için Allah''''''''a (c.c) dua etmiş.


Rüyasında Peygamber efendimiz (s.a.v) görünce mübarek ayaklarına kapanmış ve durumunu anlatmış.


Peygamber Efendimiz (s.a.v):

Niçin cumartesi günü hacamat oldun, sen benim hadisimi duymadın mı? diye azarlamış.


O zat ya rasulallah hadisinizin sıhhat derecesini anlayamadım, özür dilerim.


Efendimiz (s.a.v)


İhtiyatlı davranmalıydın ve cumartesi günü hacamat olmamalıydın, buyurarak mübarek elleriyle o kimsenin yaralı vücudunu sıvazlamış, adam uyanınca yaralarının iyileştiğini ve hiç bir şeyi kalmadığını görmüş.


-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Asrı saadetten Abdullah b. Zübeyr (r.a) şöyle bir hatırasını anlatıyor.


Birgün Rasulullah Efendimiz kan aldırmıştı. Kan alma işi bittikten sonra, hacamat kanını bana vererek:


-Abdullah! Şu kanı al, kimsenin görmeyeceği bir yere götür, toprağa göm! buyurdular.


Ben de alıp götürdüm bir köşede içtim.


Geriye döndüğümde: Kanı ne yaptın diye sordular. Zira Cebrail durumu kendilerine ihbar etmişti.


Kimsenin görmeyeceği şekilde kaybettim dedim. İçmişe benziyorsun dediklerinde; Sizin kanınıza cehennem ateşinin dokunmayacağını bildiğim için, içtim dedim.


Tebessümle başımı okşayarak: ''''''''''''''''Vay senin insanlardan çekeceğine ve vay insanların senden çekeceklerine'''''''''''''''' buyurdular.

Bel, boyun fıtığı, eklem ağrıları, karaciğer, kalp hastalıkları, psikolojik hastalıkların ve bunun gibi tüm hastalıkların tedavisinde yardımcı olur.

Hacamatta kanser''''den kısırlığa kadar birçok hastalığa şifa vardır.
Hacamatın faydası akılla bilinebilecek bir şey değildir, nakille bilinir.

Kadınların adet nedeniyle hacamata ihtiyacı yoktur görüşü yanlıştır.

Adet şifayı gerektirmez, şifa için hacamat olmaları gerekmektedir.

Efendimiz''''in (Sallallahü aleyhi ve sellem) hanımları hacamat olmuşlardır. Kendilerine cin musallat olan kadınlara hacamat yapıldığı takdirde 6 ay cinler yaklaşamaz. Hacamatta derinin altındaki uyuşuk kan alınıyor.


Damardan kan vermekte faydalıdır ancak Efendimiz(Sallallahü aleyhi ve sellem) ve Selef bunu yapmamışlardır.
Büyük alimler 3 ayda bir hacamat olurlardı. 

''''''''Sizin tedavi olmak için baş vuracağınız en iyi çare hacamattır''''''''

Hacamat tok karına neden yapılmaz?

Hacamat yaptıracakların hacamattan 3-4 saat öncesi yeme içmeyi kesmeyi çok önemlidir. Zira insan aç iken kandaki toksinler, ağır metaller, zehirler kan yüzeyine çıktığı için hacamat veya sülük tedivisi ile bu zararlı unsurları dışarı atmaktayız. ( Hastanelere, kan tahliline aç karna gidilmesi gerektiğini örnek olarak gösterebiliriz. ).

Bunun aksine insan tok iken vücuttaki kan mide bölgesinde yoğunlaşır ve midede ki yiyecekleri öğütmeyle meşgul olduğu için hacamat yapılmaz. tok karına yapılan hacamat bir çok hastalığa davetiye çıkarır. tok karına yapılan hacamatta hastanın kalp krizi ve felc geçirme riski vardır. hacamat sonrası 1-2 saat yiyip içmemek hacamatın tesirini arttırır ve daha şifalı olur.

  Peygamberimiz (S.A.V) hacamatın aç karına şifa tok karına dert olduğunu söylemektedir.

Hijyen

  Hacamatta kullanılan kupaların mutlaka ama mutlaka kişiye özel olması şarttır. hacamat yaptıracak hastanın bundan mutlaka emin olması gerekmektedir. zira Hepatit B, Hepatit C, Aids gibi hastalıkların bulaşması kaçınılmaz olur. Bize göre hacamatı yapan kişinin hastaya hacamattan sonra kullanılan hacamat setini teslim etmesi en güzelidir. Eğer her hasta kullanılan malzemesini alırsa, hacamatçılara ikinci el malzeme kullanmaya izin verilmemiş olur. Kullanılan eldiven neşter gibi malzemelerinde kişiye özel olması zon derece önemlidir.

Hacamatta kullanılan kağıt havlu veya peçetenin ucuz malzemeden yapılanı olmamasına dikkat edelim. Kesik bölgenin temizliği yapıldığı için kaliteli havlu olması zorunludur.

Hacamatçının tecrübesi ve işçiliği

Hacamat yaptıcakların işin ehlini bulması son derece önemlidir. Acemice yapılan hacamat hastaya fayda yerine zarar verdiği zaman zaman görülmektedir. 

a) İlk önce hacamat yaptıracak hastada heyecan varsa hastanın heyecanını yatıştırmak gerekir. Hiç yaptırmayanlar olayı gözünde büyüttüğü için heyecanlı olması normaldir. Zaten ikinci üçüncü seansa gelenlerin güle oynaya geldikleri görülmektedir..

b) hastanın bünyesine göre kupa sayısı ne eksik nede fazla olmadılır. Fazla atılan kupa hastayı yorar halsiz bırakır, eksik atılan kupa ise hastaya pek fayda vermez, bu sebeple hacamatı yapacak kişinin tesbiti isabetli olmalıdır. Bünyeye yaşa ve hastalığa ve bölgeye göre kupa sayısı değişmektedir.

c) Her hastalığın bir organla alakası vardır. Hastalığa göre nokta atışı gerekir. Alakası olmayan yerlere kupa atılması saçmalık olur.( Örneğin şeker hastalarına karaciğer pankreas bölgesine veya prostat basur iktidarsızlık, bel fıtığı hastalarına , kuyruk sokumu bölgesine veya nefes darlığı hastalarına akciğer ve göğüs bölgelerine hacamat gerektiğini söyleyebiliriz. ). Dolayısı ile hacamat yapacak kişinin insan anatomisini iyi bilmesi gerekir. Rastgele kupa atılmaz.

d) Hacamat yapılan bölgeye ve bölgelere arka arkaya iki veya üç kez kupa vurmak zorunludur. ilk vurulan kupalar yüzeydeki temiz ince kanı çeker ve arkadan gelecek olan toksin ve ağır metallere yolalrı açar. ilk atılan kupanın görevi budur. 2. veya 3. kez aynı yere atılan kupalar damarlara yapışan balçık kıvamındaki toksinleri ve pislikleri çeker vücudu temizlemiş olur. 10 dk da yapılan hacamat kolay kolay fayda vermez, düzgün yapılan hacamat ortalama 30 dk gibi bir sürede biter.

e) Keisklerin oranı; Hacamatta neşter ile yapılacak kesikler derinin kalınlığı ve kesik atılacak organa göre değişir. Kaslı vücudun kesimi ile yağlı vücudun kesimi farklıdır. uzunlu ğu ve derinliği ayarsız atılan kesikler hastaya hem zarar verir hemde canını yakar. Derini ters yönüne atılan kesikler vücutta uzun yıllar iz bırakır. Çok küçük atılan kesikler ise toksinlerin dışarı çıkması için hem yeterli olmaz hemde fayda vermez.

f) Kafa hacamatı; hastaya kafadan yapılacak hacamat çok çok ustalık ister. kafa derisinde, vücudun diğer bölgeleri gibi esneme payı olmadığı ve gergin olduğu için vakumlama şiddetli ve hızlı yapılırsa hastaya ızdırap verir. Buda hastayı hacamattan soğutur. Vakumlama yavaş yavaş milimetrik ve 20-30 sn aralıklarla alıştıra alıştıra yapılmalıdır. bu yöntemle yapıldığında görülecekki 4-5 dk sonra kafa derisi, kafatasından ayrılıp kupanın içine oturmuş olur. Bu yöntemle yapılan kafa hacamatı hiçbirşekilde hastanın canını yakmaz. Kupa vurulacak bölgeye bir miktar zeytinyağı sürülürse hacamat daha da kolay geçer.

Çene altı ve şakakların kesimi ise daha farklı bir işçilik ister. Göz damarlarının şakakların altından ve şah damarının çene altına yakın olması gösteriyorki hacamat yapmak tecrübe ve ustalık ister.

g) Hastanın duruş pozisyonu; Hacamat iki şekilde yapılır. Sandalye üzerinde oturarak veya sedye üzerinde yatarak. Her iki pozisyon hacamat için uygundur. fakat şu varki, hacamat yapılacak kişiye daha önceden nazar-büyü veya cin musallat olmuş ise bu negatif enerjiler hacamat ile çıkıp gittiği için vücuttan çıkarken hastayı halsiz bırakma şeklinde rahatsız edebilmektedirler. Bu durumda hasta yatıp dinlenme ihtiyacı hisseder. Fakat hacamat sedye üzerinde başlayıp sedye üzerinde bitirilirse hiçbir şekilde hasta halsizlik hissetmez ve hacamat gayet kolay geçer.

h) Seans aralıkları; ciddi boyutlara ulaşmamış sıradan hastalıklar tek seans hacamat veya sülük tedavisi ile izale edilebilir. fakat hastalık kronikleşmiş ise ayda birkez geçmemek koşulu ile 3-5-7 seans şeklinde hastalığa göre değişir. Sülük seansları zaman zaman hastalığa göre haftada bir seans şeklinde de yapılmalıdır. ( Kangren hastalığı gibi )

Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi1
Bugün Toplam8
Toplam Ziyaret77086
Saat